Polikistik Over Sendromu Nedir?
Polikistik Over Sendromu (PKOS) doğurganlık çağındaki kadınlarda görülen en yaygın endokrin bozukluklardan biridir. Yumurtalıklarda küçük ve iyi huylu çok sayıda kistin oluşumu şeklinde gelişen polikistik over, adet düzenliği ile birlikte kendini belli eden, buna ek olarak kilo artışı, vücut genelinde tüylenme, sivilce oluşumu gibi pek çok şikayetin oluşumuna neden olan bir kadın hastalığıdır.
Kadınların %15-20’sinde gözlenebilen PKOS’un nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak yapılan araştırmalar PKOS’un ortaya çıkmasını etkileyen birden fazla faktör olduğunu göstermektedir. Bu faktörlerden biri de genetik yatkınlıktır. Ailesinde (anne ya da kız kardeşte) PKOS olan kadınlarda PKOS gözlenme riskinin daha yüksek olduğu bilinmektedir.
Genetik nedenler dışında; hastalığın gelişimini etkileyen dış faktörlerde vardır; hızlı kilo kaybı/kilo artışı, fiziksel aktivite azlığı, hormonlu gıda tüketimi veya sağlık riski oluşturan vücutta hormonları etkileyebilen ( teratojenik) etkenlere maruz kalmak, uzun süre katkılı/amabaljlı yiyecek tüketimi de pkos ile ilişkilendirilmektedir.
Fazla ve düşük doğum kilosu, kilolu bir anneden doğmak, doğum anomalileri, erken pubarş (8 yaş öncesinde), obezite, akantozis nigrikans (vücut kıvrımlarında koyu, kalın, kadifemsi cilt görünümü), akne, anovulasyon ve polikistik yumurtalıklar PCOS gelişimi riskini arttıran diğer faktörler arasında kabul edilmektedir.
Ciddi bir hastalık olan polikistik over sendromu uzun bir süre boyunca tedavi edilmez ise karaciğer yağlanması, diyabet, hipertansiyon, metabolik sendrom, kısırlık, depresyon ve anksiyete bozuklukları, hipertansiyon, uyku apnesi gibi pek çok önemli soruna yol açabilir. Bu nedenle bu hastalığa sahip olan kişilerde tedavi sürecinin derhal başlatılarak hızlı bir şekilde kilo kaybının sağlanması ve hormon seviyelerinin kontrol altına alınması gerekir.
Kilo probleminiz olsun ya da olmasın size özel bir beslenme programı ile PKOS belirtilerini en aza indirmeniz mümkün.
Polikistik over sendromu (PKOS) ve Beslenme
- Güne mutlaka kahvaltıyla başlanmalıdır. Posa ve proteinden zengin kahvaltı kan şekerini düzenler.
- 2- 3 saat ara ile besin tüketimi gerçekleştirilmelidir. Bu şekilde kan şekeri seviyesi dengede tutulmalı ve ani yemek yeme atakları önlenmelidir.
- İnsülin seviyesini düzenlemeye yardımcı olduğu ve kilo kontrolünü desteklediği için fiziksel aktivite yapılmaya çalışılmalıdır.
- Kan şekerini düzenleyen, tokluk süresini artıran çiğ ve pişmiş sebzeleri kurubaklagilleri – tam tahıl ürünlerini ve kabuklu meyveleri sıklıkla tüketmelidir. Basit şekerler içerenyiyecek ve içecekleri şerbetli tatlıları tüketmemelidir.
- Süt ve süt ürünleri yarı yağlı tercih edilmeli, kırmızı etlerin görünen yağları, tavuğun derisi tercih edilmemelidir.
- Yiyeceklerin pişirme şekilleri de önemlidir, kızartmaları yaşamdan çıkarmalıdır.
- Tuz ödeme neden olur. Bu yüzden tuz beslenme programından tamamen çıkarmalı, turşu ve maden suyu tüketimi de sınırlandırmalıdır.
- Ayrıca bol su tüketimine önem gösterilmelidir.
Hastalıklara özgü beslenme hakkında bilgi almak için lütfen kliniğimiz ile iletişime geçiniz.